Ne hissettiğimi bilemez oldum

Merhaba Yeşim Hanım benim 5 yıllık bir ilişkim var ancak ailem onay vermiyor. Ben ise ayrılamadım başta seviyordum ama sonar sanki sevmemeye başladım. Her gün ayrılmaya çalışıyorum ancak ayrılamıyorum. Artık saygımızı yitirdik ona karşı ne hissettiğimi bilemez oldum. Ne yapmalıyım?


Yeşim Tijen'in cevabı:

Merhaba sevgili okurlar; gençler hayatı bilmemelerine rağmen eğitim hayatları ve internette arama motorları sayesinde her şeyi bildiklerini sanıyorlar. İnsan sadece kitaplar okuyarak, diplomalar alarak bilgi birikimi içinde olamaz; biz yaştakilerin Google amcaları olmadan bu yaşa geldik ama biz en önemli eğitimi almış birileri olarak hayat okullarından mezun olduk. Mezuniyet derecelerimiz yaşamlarımızla örtüşüyordur. Kimi en iyi dereceyle, kimi orta, kimi de zayıf ama kendine kullanamasa bile mezun olanların bayağı bir tecrübesi var. O hayat okulundan neler neler öğrendik… Leb demeden leblebiyi anlamayı; birine baktınız mı doğru mu yoksa yanlış biri mi olduğunu, bedenlerin dillerini öğrendik. Bu öğrendiklerimiz biraz geç de olsa ne yalan söyleyeyim işimize yaradı. Bu beden dili bayağı önemli sevgili okurlar… Size çokça şeyi anlatırlar. Sadece karşınızdaki kişiyi anlatmaz, kendi beden diliniz size sizin neler hissettiğinizi nasıl bir ruh durumunda olduğunuzu da ve ne yapmanız gerektiği konusunda da sinyaller gönderirler. O bedene kulak vermek demek sorunları yarı yarıya çözmek demektir. Bayağı bir yol göstericidir. Gençler de zamanla bunları bir bir öğrenecek hayatındaki sorunların çözümünde yol gösterici olarak, görecek ama ne kadar erken öğrenilirse o kadar iyi olur. O yüzden yaşanan herhangi bir durumda kişi olumlu duygular hissediyorsa mutlu, huzurludur. Bunun tersi hisler içindeyse vücut ve ruh huzursuzluk vererek ona yanlış bir şeylerin olduğunu hissettirir yavrum. Sizin ilişkinizde de yaşadığınız huzursuzluklar, sürekli kavgalarınız, ayrılmak isteyip yine ayrılamamanız bu kişinin doğru kişi olmadığının kesin göstergesi aslında… Bunu siz de hissediyor hatta biliyorsunuz ama kendinize kabul ettiremiyorsunuz. Beş sene biriyle ilişki içinde olmak az zaman değil, alışkanlık yapmıştır. O beş sene sizi bağlıyor olmalı; saygının kalktığı, hakaretlerin olduğu, sürekli ayrıl barış yaşanan bir ilişki mutlaka bitirilmelidir. Biriyle konuşmaya çalışıyor sizi anlamıyorsa karşınızda kimse yok demektir. Kimsenin olmadığı bir ilişkide kişi mutlu olabilir mi? Bu kişi sizin bağırıp çağırmalarınıza rağmen sessizliğini koruyorsa bir şey yapmasa bile amacı sizi kaybetmemektir. Sizi kendinden değerli buluyordur. Siz ne yaparsınız bu durumda? Siz karşınızdaki kişiye karşı kendinizi suçlu hissedebilirsiniz sanırım bu gençle biraz da budur… Doğru kişiyle beraber olsaydınız yavrum. Onu düşünmek, onunla gelecek kurma hayalleri içinde mutlu mutlu etrafınıza gülümserdiniz… Siz mutlu olamıyorsunuz. Bu mutsuzluğunuzun sebebi bu ayrılığı gerçekleştiremeyip bu ilişkiye sıkışıp kalmış olmanızdan. Sizi anlamayan, konuşup tartışamadığınız, sizi anlamadığı için saygısızca konuşmaya yönelten bu kişiyle beraberliği bitirememekle kendinize yazık edeceksiniz.


Evlilik çoooook önemli, hayatınızın en önemli kararı. Bugün beş seneye acırsanız yarın acınacak evli, çocuklu, mutsuz bir kadın olursunuz. Siz bu kararı vereceksiniz. Evlenince ilişkiniz bugünden daha güzel olacak yanılgısına asla düşmeyin ve bir anne baba evladına birini uygun görmemişse orda onlara inat gizli görüşerek insan ne kazanabilir? Ancak dert kazanabilir. Ebeveynler yazımın başında belirttiğim gibi yaşam tecrübesiyle sizin göremediklerinizi görebilmek gibi bir beceriye sahiptirler. Ailenizin bu kararına saygı duymalısınız. Bunca ayrıl barış kötü sözlerle yaşanan bu ilişkiyi artık bitirme cesaretini göstermeniz gerekiyor. Zorlanabilirsiniz ama kendinize neler hissettiğinizi hatırlatarak bu sıkıntılı durumdan isterseniz iradenizle, aklınıza tutunarak çıkabilirsiniz. Bakın öfkelisiniz de… Öfke, kişinin istek, ihtiyaç ve planlarının gerçekleşmemesi, haksızlıklara uğraması karşısında kendini olumlu yollardan ifade edememesi sonucunda yaşadığı duygu durumudur. Siz böyle biri olarak yaşamaktan mutlu değilsiniz. O zaman yavrum, birazcık acıya dayanmaktan kaçınacak kadar cesaretsiz ve akılsız biri olmamalısınız. Yoksa değersiz, zavallı biri olarak yaşarsınız. Bakın gönderdiğiniz mailde bile kendi içimde yitirdim kendi kendimi yazabilmişsiniz. Bu söz keyiften mi yazıldı yavrum? Hayır tabii… Tüm isteksizliğinize rağmen bu ilişkinin içinden çıkamamaktan noktayı hep virgüle çevirmenizden yazdınız. İlişkiyi bitirmeyi göze alamamanız, telefona engeller koymanız ve hemen ardından o gence ulaşmak istemelerinizin içinden kararlı durarak teselliyi onda değil başka uğraşlarda meşgalelerde bulabilirsiniz. Sizi mutsuz eden birinin sevgisine ihtiyaç duyuyorsunuz. Kendinize güvenen biri değilsiniz. Bunlar aşılmayacak sorunlar değil; kendine güven kendini geliştirmekle, okumak, öğrenmek, kendini sevmek, beğenmek, değerli bulmakla aşılacak bir durumdur. İlle çok güzel çok mükemmel biri olmak gerekmez ki kendine güvenmek için herkesin kendinde bulunan özellikleri ortaya çıkarmayı becerebilmesiyle oluşur. Bazen görürsünüz görünüşte hiç bir özelliği güzelliği olmayan biri nasıl da güvenlidir… Bu da demek oluyor ki güven biraz da kişinin kendi marifetidir. Bunca sözden sonra bana ulaştınız ve fikrimi öğrenmek istediniz son sözüm size hiç kimse sizden daha değerli değil, acımayı bırakın bu ilişkiyi bitirin. Arkanıza hiç bakmadan kendinize değer ve emek vererek ileri doğru umutlarınız, hayallerinizle mutlu mutlu yürüyebilin.


Sevgiler sevgili okurlarıma…


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: [email protected]



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

OSZAR »